Ekolojik Okuryazarlık Eğitimi, sürdürülebilir yaşam biçimlerinin benimsenmesi doğrultusunda yeni bir eğitim yöntemi önermektedir. Ekolojik okuryazarlığın temel ilkesi, katılımcılarda merak duygusunu artıran, ilham veren, onların yapabilirlik kapasitesini arttıran ve dolayısıyla insan – doğal sistemler etkileşimini yaşayarak, duyumsayarak, deneyimleyerek öğrenmelerini destekleyen eğitim pratiklerinin uygulanmasıdır. Dolayısıyla, Ekolojik okuryazarlık eğitimi, didaktik eğitim modelinden farklı bir eğitim yöntemi uygulamakta ve eğitim sürecinde, katılımcıların farklı kavrama ve öğrenme kapasitelerinin gelişebilmesi için duygusal zekâlarının, sosyal zekâlarının ve aynı zamanda da ekolojik zekâlarının beslenmesi ve entegre edilmesi ön plana çıkmaktadır.

Ekolojik Okuryazarlık Eğitimlerinin Kapsamı: İnsanlar, yaşamın dayandığı doğal dünyayı her zaman etkilemiştir. Ancak nüfusun 7 milyara ulaştığı günümüzde – 1900’de bu rakam 1.6 milyar idi- doğal sistemler üzerindeki baskı, tarihte hiç olmadığı kadar artmıştır. Yaşam destek sistemleri de denilen bu doğal sistemlerin bazılarının (örneğin biyo-çeşitlilik, iklim, karbon dioksit ve nitrojen döngüleri gibi) güvenlik sınırlarına yaklaşılmış, hatta aşılmış ve yaşamı tehdit eden ciddi ekolojik sorunlar ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla son yirmi, otuz yıldır bireysel, ulusal ve uluslar arası olmak üzere çeşitli düzeylerde ve sürdürülebilir üretim döngüleri, sürdürülebilir tüketim, yeşil büyüme, yeşil şehirler,  ekolojik eğitim gibi çeşitli alanlarda önemli girişimler gündeme gelmektedir.

 Eğitim, özellikle de çocuklar ve gençlerin eğitimi, bu girişimlerin en önemli alanlarından birisidir. Ekolojik Okuryazarlık eğitiminin amacı,  insan ve doğal sistemler arasındaki karşılıklı etkileşimin kavranması ve insan – doğa ilişkisindeki dengesizliklerin onarılarak,  yeniden kurgulanabilmesine ilişkin bilinç ve farkındalık yaratılmasıdır. Günümüzde iş bölümünün, teknolojinin ve kent yaşamının ulaştığı boyutlarda, bu karşılıklı etkileşimin içerdiği süreçleri kavrayabilmek çok zorlaşmıştır. Örneğin nihai tüketiciler olarak, marketten satın alınan bir şişe zeytinyağının varoluş hikâyesini,  yani zeytin ağacıyla başlayıp market raflarına gelene kadar geçirdiği üretim aşamalarını, kentte yaşayan birinin, sürecin bütünlüğü içinde kavrayabilmesi çok güçtür.

yazılarımız

Zeytince E.Y.D.D. ve Zeytin Okulu ekibinden Sururi Uras’ın Zeytince Masallar Buluşması etkinliği ile ilgili 30/12/2017 tarihinde Yeşil Gazete‘de yayımlanan yazısı.

Hayal bu…

Hayal bu, kurulması kadar kırılması da kolay. Epey oldu bu cümleyi kuralı. Bana emanet edilen bir hayali gözüm gibi korudum önce. Sonra o hayali başladım ben de kurmaya. Boş bir beton temelin fotoğrafına baka baka, üstünde
Zeytince‘ yazan boş, ufacık bir teneke kutuyla hayaller kurdum, nefes alır gibi.
Ve hepsi gerçek oluyor. Hepsi Zeytin Okulu oluyor.
Burada konserler olsun, dedim. Oluyor. İnsanlar dolsun taşsın, neler yapmışlar, hangi virajı nasıl dönmüşler, gelsinler anlatsınlar, dedim. Hep oluyor… Burası hayatı hatırlatan, teşekkürü bol bir okul olsun, dedim… Yıldızılar pencerelere dolsun, dedim… Çoluk çocuk oyunlar oynasın, dedim… Hadi, diyen gelsin, kendine gelsin, okul kapısı içine açılsın dedim… Hayali olmayana hayaller katsın, dedim…. Çay eksik olmasın, dedim. Oluyor. Bir bir hepsi gerçek oluyor…
En son 23-24 Aralık 2017 tarihi için üç-beş arkadaş hayaller kurduk. Defalarca yazdık, çizdik, konuştuk, çoğaldıkça çoğaldık. Okulun içindeki sıraları kaldıralım, her yere minderler, halılar, kilimler yayalım, herkes yerlere otursun… Anneanne evi gibi ayaklarımızda patikler, dizlerimizde battaniyeler olsun… Bir de hafif bir ışık, yerlerde mumlar, her yere gölgeler vursun… Misafirlere börek mi, kek mi ikram edelim? Hepsi de olsun!
Bir dedenin dizi dibinde başladık ve hepsi oldu… Zeytince Masallar Buluşması.
Kendimize masallardan bakmak istemiştik, masal gibi bir dağın eteğinde… Baktık. Anlatacağı masalı giyinen, masal olan, dinleyenleri masala dolayan masalcılar gördük önce. İki okul arkadaşının yirmi beş yıl sonra ağlaya ağlaya kavuşmasını gördük. Hele bir de hediyeleriyle gelenleri gördük… Bir dakika önce tanımadığımız, iki gün sonunda ayrılırken yılların dostluğuyla sarmaş dolaş olup, en yakın zamanda görüşmek için sözleştiğimiz insanlar gördük…
Kendi sesimizi duyduk bir başkasında ve buna hiç şaşırmadık. Çünkü biz, hepimiz 23-24 Aralık 2017 tarihinde Zeytin Okulu’nda masal olduk.
Biliyor musunuz masallar bitmiyor.
Ve biliyor musunuz, aslında masallar hayatta önemli olan her şeyin altını kalın kalın çiziyor…
Nice hayallerde buluşmak üzere…

Sururi Uras